Eğrisi Doğrusu ile Koçluk
“Bir gün uyanıyorsunuz ve o gün kendinize teşekkür edeceğiniz bir şeyler yapmayı seçiyorsunuz… O gün ne yapardınız?”
Seçenekler çok olabilir ve hangisini yapacağınız ile ilgili kararsız kalabilirsiniz. Bir seçenek bulur yapmamak için engeller sayarsınız. Bazen de seçeneğiniz bile olmayabilir. Zaman zaman da seçenekleriniz vardır ancak hangisinin doğru seçenek olduğundan emin değilsinizdir. Bununla birlikte çoğu zamansa seçeneklerinizi unutup işe koyulmuşsunuzdur… Çok az kişinin yaptığı gibi hemen bu fikri değerlendirip bulduğunuz fikir için o gün ilk adımı atabilirsiniz.
Hayatta sürekli kendimize teşekkür edeceğimiz şeyler yapıyor halinde olmamız gerekirken bırakın seçenekler varmış yokmuş tartışmasını çoğu zaman kendimize teşekkür etmeyi hatırlamak bile aklımızdan geçmez. Bunun altında yatan temel neden ise; zihnimizin geçmiş ve gelecek arasında gidip gelmesi, özetle bulunduğu an içerisinde yaratıcı gücünü kullanmamayı seçmesinden kaynaklanır. Bu yaratıcı güç birçok sebeple bloke olabilir. O zaman soruyu bir de şöyle sorabiliriz:
Zihniniz gelecek kaygısı ve geçmişin acısı arasındaki otobanda gidip gelirken yanınıza birisi otursa ve: “Ben senin için neyin daha iyi olacağını biliyorum" dese ona tamamen inanır mısınız?
Benim ona inanmam için onun ben olması gerekiyor. Çünkü direksiyonda oturan benim, yıllardır bu yolda giden benim, hem benim nereye gitmek istediğimi nereden biliyor, bilse de elinde sihirli değnek mi var ki beni oraya götürecek? Öte yandan bana deseydi ki: “Eğer bu yoldan çıkmak istiyorsan bunu yalnızca sen yapabilirsin ve eğer istersen ben sana gideceğin yolu gösteren aynayı tutan yol arkadaşı olabilirim.” Bu söylem elbette ki daha inandırıcı ve motive edici duruyor, çünkü bir sihirli değnek sunmak yerine sorumluluğun tamamen kişide olduğunu hatırlatıyor. Koçluk da böyle bir şey.
Ancak, kendi kanatlarınla özgürce uçabilirsin!
Anne karnında ilk var olduğumuz andan itibaren aslında önceliklerimize göre seçimlerimizi oluşturabiliriz ve kendimiz olabiliriz.
Ancak; yakın çevremiz, toplum, sistem ve bir süre sonra da tüm bunların öğretilerinden sonuçlar çıkaran bilinçaltımız çoğu zaman fark etmeden bizi yönetmeye çalışır. Bazı zamansa kolaya kaçıp akıl almayı veya kendimiz olmamayı seçeriz. Sonra da hayatımız yolunda gitmediği için kendimizi veya birilerini suçlama eğilimine geçeriz.
Oysa ki; biz kendi kararlarımızı alabilecek, engelleri temizleyip yeteneklerimizi kullanarak var olduğumuz an içerisinde kararlarımızı uygulayabilecek özelliklerin hepsine sahibiz.
“Biz tam ve bütünüz!”
Koçluk sisteminde danışanın “tam ve bütün” olduğu yaklaşımı vardır. Her birey doğuştan sahip olduğu ve içinde barındırdığı kaynaklarıyla bir bütündür. O nedenle koçlukta düzeltilecek kişi ya da sorun yoktur, durum vardır. Bir durum için herkesin çözümü farklı olabilir. Önemli olan o durumu dönüştürmek isteyen kişinin çözümüdür. Bu nedenle koçlar ezberi bozar ve akıl vermez. Sordukları güçlü sorular ile kişinin kendisine özel cevaplar bulmasında yol arkadaşlığı yapar. Akıl almayıp çözümü kendi kaynağında bulan kişi bu cevabı sahiplenir, sorumluluk alır, uygular, geliştirir ve varmak istediği noktaya gelir. Bu aynı öz çocuğunuzu büyütmek gibidir.
Koçluktaki Roller
Her ne kadar tam ve bütün olsak da bazen hayatta tıkandığımızı hissedebiliriz. Bu hayatın bizi bir ileri noktaya taşımak için getirdiği yerdir, fırsattır. Eğer ileriye gitmek istiyorsanız ve bu yolculuğu kendinize uyan bir yöntemle yapmak istiyorsanız, o zaman koçluk bu konudaki en etkili araçlardan biridir.
İyi haber, ruh sağlığı çizginin pozitif tarafında olup hayatının sorumluluğunu alabilecek herkes koçluk ile kendi cevaplarına ulaşabilir. Koçluk alan kişinin bu ilişkideki en önemli rolü sorumluluk almaktır. Bu sorumluluğu kişi almazsa kimse onun yerine alamaz. Koçun ise bu ilişkideki en önemli rolü; güçlü sorular ile kişinin kendi cevaplarını bulmasında yol arkadaşlığı yapmaktır. İşte koçluğun başarısı da buradan kaynaklanır.
Bir koçluk seansında geçmişe dair terapi yapılmaz, akıl verilmez, yol gösterilmez, psikolojik ya da klinik tedavi yapılmaz, eğitim verilmez ya da yargılama olmaz. Böyle beklentileri olan kişilerle ya da ruhsal durumu koçluğa uygun olmayan kişilerle seans yapılmaz, ilgili uzmanına yönlendirilir. yeni bir düşünce ve davranış modelinin yolunu fark ettiren, danışanların kendi cevaplarını bulmasını, farkındalıklarının artmasını, daha iyi hedefler belirlemesini, daha iyi kararlar alarak daha fazla aksiyona geçmesini ve güçlü yanlarından daha fazla fayda elde etmesini sağlayan sistematik bir süreçtir.
Koçluk Sistemi Güvenli mi?
Koçluk sistemi 20 yıla aşkın süredir geliştirilerek uygulansa da Türkiye’de yeni tanınmaya başladığı için bazı önyargılar ve koçluk adı altında yanlış uygulamalarla karşılaşabiliyoruz. Koçluk sisteminin ne olmadığını bir kenara koyarsak ve gerçeğe odaklanırsak koçluğu bir sistematiğe oturtan kurumlar ve bu mesleğin sağlıklı şekilde uygulanması için yayınladıkları uyulması gerekli etik kurallar karşımıza çıkıyor. Bu kurumların başında EMCC (European Mentoring & Coaching Council), ICF (Internatinaol Coach Federation) ve AC (Association for Coaching) gelmektedir. Türkiye’de de temsilcilikleri bulunan bu kurumlar koçluk sürecini belirli bir disiplin altında tutar ve belirli kurallara göre yeterlilik gösteren koçlara unvan verir. Bir iki günlük değil adanmışlık gerektiren bilimsel eğitim süreçleri mevcuttur. İyi bir koç danışanlarının gelişimine paralel olarak kendisini de her seansta geliştirir. Dolayısı ile, bir koçun gelişim süreci sürekli devam eder.
Neler oluyor koçluk seanslarında?
Koçluk varlığının başarılı olarak temsil edildiği bir süreçte karşılıklı olarak gizlilik esastır ve koçluğun etikleri çerçevesinde seans yapılır. Koçluk seansında bir konu olması şarttır. Danışan her seansta konusunu kendisi seçer. Konu netleştikten sonra karşılıklı beklentilerin nasıl karşılanacağına dair güven ilişkisini kurmak ve süreçle ilgili genel çerçeveyi belirlemek için yazılı veya sözlü olarak kontrat yapılır. Seans konusu ve hedefi netleştirilir, hedefin ölçülebilir, denetlenebilir olması sağlanır, seansın kuralları ve sınırları belirlenir. Seans sonunda ve bazen seans içerisinde bu kontrata uyulup uyulmadığı ölçülür. Koçluğun başarısı bu kontratın düzgün bir şekilde yapılmasına ve uygulanmasına bağlıdır.
Danışan kendini anlatırken iyi bir koç sözcüklerin ötesinde sezgisel olarak dinler. Gerektiğinde, sezgilerini izin alarak paylaşır, dönüştürülecek konular için geribildirim verir, aynalama ve doğru anlaşma için netleştirme yapar. Koçun kullandığı lisan şiddetsiz iletişimdir, çünkü koçluk seansları çözüme yöneliktir ve çözüm yargısız, tarafsız ve danışana özeldir. Koç kişinin değerlerini keşfeder ve anlar. Çünkü kişinin değerini anlamak kişiyi anlamaktır ve kişiyle uyuşmayan hedef ve eylemler hayatın akışında sonuçsuz kalır. Koç, kişideki tıkaçları açığa çıkarır, dayanağı olmayan inançları temizler, engellerin aşıp yerine çözümleri keşfettirir, gerektiğinde daha fazla seçenek için danışana meydan okur, güçlü yönleri açığa çıkarır, motive eder, farkındalık yaratır ve tüm bunları güçlü sorular ile başarır. İyi bir seans danışan ve koçun birbiri ile uyumlandığı yani akışta (mindfulness) olunduğu seanslardır. Çünkü çözüm zaten anın içerisindedir.
Özetle; koçluk danışanın omurgasına yeni bir düşünme, iletişim kurma, algı yönetimi ve durum çözme tekniği yerleştirir. Kişi sağlam ve dimdik omurgasıyla hayatının her alanında dönüşmeye başlar. Kendini keşfeder, başkasının otobanında sürüklenmez kendi yolunu açar ve oradan gider sonucunda tam ve bütün olma halini yaşar.
Koçluk almış bir kişi, sabah uyandığında o gün kendine teşekkür edecek bir şeyler yapmayı seçiyorsa arar bulur, o gün harekete geçer ve en kısa zamanda kendine teşekkür eder.
Purple & More Coaching
Pınar TAŞCIOĞLU